Kurucumuz

Özkan İrman

1964 yılında Bursa’da doğdum. Henüz okula bile başlamadan tarihi Pirinç Hanı’nda, babamın yanında onun üç tekerlekli arabasında çalışarak başladı iş hayatım. Bulaşık yıkarken, boş toplarken, kuyruklarda beklerken ekmek parası serüveniyle tanıştım.

İlkokula ‘kendi muhitim’ olan Hamzabey’de başladım. Muradiye Ortaokulu’ndan sonra,  Tophane Endüstri Meslek Lisesi günlerim başladı ama Pirinç Hanı hep hayatımdaydı. Lise bittiğinde Pirinç Hanı’ndan da mezun oldum.

Babam emekli olunca, bir fabrikaya işçi olarak girdim. Hem çalışıp hem de gazete ilavelerinden üniversiteye hazırlandım. Bugünkü adıyla Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi İşletme Bölümü’nü kazandım.

Okuldan sonra askerliğimi yedek subay olarak; Karakozak Türbesi dâhil Suriye sınırında dört değişik karakolun, karakol komutanı olarak yaptım. Askerlik bitimi 1988 yılında Bursa’ya döndüm ve havlu sektöründe satış mümessili olarak çalışma hayatına atıldım.

Hayat çok şeye gebe; engin bir okyanus gibi… İş hayatına başladıktan bir yıl sonra, üniversitede tanıştığım ve çok sevdiğim Selvinaz Hanım ile çok büyük aksaklıklara rağmen evlendim. Irmak İrman Gazioğlu, İsmail Arda İrman ve Ali Tuna İrman isimlerinde üç çocuğumuz oldu. Torunumuz Alp Gazioğlu ile en değerli unvanlarımızdan birini aldık; Selvinaz şimdi anneanne, ben ise dedeyim. Bir unvan daha var; büyükanne ve büyükbaba olmak.  Onu da alırsak gözümüz açık gitmez bu dünyadan…

Çalıştığım havlu sektöründe hep kendi markamı yaratmanın hayalini kurdum ve 1994 yılında ufak bir dükkânda başlayan maceramı bugün yeniliğe ve kaliteye önem veren büyük bir şirket haline getirdim. En önemli kilometre taşlarımızı  tarihçemizin yer aldığı tarihçemiz sayfamızda okuyabilirsiniz.

Ancak markamızın isminin doğuş hikâyesini ayrıca paylaşmak isterim:

1994 yılının Nisan ayında, tam 27 isim buldum yeni kuracağımız şirketimize…

İsimler özel ve tüzel kişiliklerin bir anlamda kaderidir; kelebek gibi uçar ve üstüne konar. MİNTEKS de öyle oldu…

Aslında ilk önce üreteceğimiz havlulara bir marka ismi gerekiyordu. Herkes çabucak kavrasın, benimsesin diye evrensel bir isim olsun istedim. Müzik terimleri en doğru adresti. Birçok terim içinde “Minör” ilgimi çekti. İsmimin baş harfindeki “Ö” minör içinden adeta bana gülümsüyordu. Ama Minör olsa Majör yalnız kalırdı. Onu boynu bükük bırakamazdım. İşte şimdi birçok markamıza da temel olan “MİNÖR&MAJÖR” markası böyle doğdu.

Marka başka şirket ismi başkaydı. Ardı ardına yazdığım ve Minör’den türettiğim birçok seçenek arasından sadece MİNTEKS tescil aldı ve şirketimizin ismi oldu.

Zaman içinde çok sevdiğim okuma ve yazma serüvenini başka bir boyuta taşıdım.

Bugüne kadar çevremde olup bitenleri gözlemleyerek ve hafızama kayıt ederek geçen günlerimden sonra, “Bilmekle başlar her şey” felsefesiyle deneyimlerimi kaleme almaya başlayıp, kitaplarımı okurlarımla buluşturdum.

Eşimle şehir şehir, üniversite üniversite gezip gençlere umut aşılıyor yazdığım kitapları dağıtıyoruz. Bu büyük bir manevi sorumluluk ve zevk aynı zamanda…

 Bunun yanı sıra  bir sinema filmi macerası geçti başımdan. Laf ok gibidir derler ya bir TV programında ağzımdan dökülüveren “Belki ben filme çekerim” sözü ok oldu hedefi vurdu. Pirinç Hanı Mezeci Çırağı kitabım senaryolaştırılarak beyazperdeye uyarlandı. Babam Mezeci İsmail Hakkı’ya karşı olan vefa borcumun bir kısmını da bu şekilde ödemiş oldum.

Bursa ile birlikte büyüyen ben, gözümün gördüğü yüreğimin hissettiklerini kayıt etmeye devam ediyorum.

***

Hayat bana en değerli zenginliğin aile olduğunu öğretti.

Diğer tüm başarılar iyi bir aile yoksa solda sıfır kalır…

Minteks de gücünü aile olmaktan alıyor…

 

Sağlıklı ve mutlu günler dilerim.

Sevgilerimle

Özkan İrman